İlk işaret hayvana eziyet!

Gözden kaçırmayın

Başkan Arı, Yeniden Refah Partisi Nevşehir 3. Olağan Kongresi'ne KatıldıBaşkan Arı, Yeniden Refah Partisi Nevşehir 3. Olağan Kongresi'ne Katıldı

 

İlk işaret hayvana eziyet!

Şiddet eğiliminin erken belirtilerini görmezden gelmeyin!

Şiddet eğilimi, nasıl ortaya çıktığı konusunun uzun yıllar araştırıldığını belirten uzmanlar, hem doğuştan gelen hem de çevresel faktörlerle şekillenen karmaşık bir olgu olduğunu söylüyor.

Çocukluk ve ergenlikte hayvanlara eziyet etme, akran zorbalığı, öfke patlamaları gibi davranışların yetişkinlikte şiddet riskini artırabileceğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Bu kişilerin beyinlerinde empatiyle ilişkili ayna nöron sisteminin daha düşük çalıştığına dair bulgular vardır. Karşılarındaki canlının acısını hissedemedikleri için şiddeti meşrulaştırabilirler.” dedi. Ailelerin, öğretmenlerin ve iş yerlerindeki kişilerin bu işaretleri görmezden gelmemesi gerektiğinin altını çizen Erol, erken farkındalık ve profesyonel destek ile hem bireylerin hem de toplumun şiddetin yıkıcı etkilerinden korunabileceğini dile getirdi. Erol, toplumsal düzeyde şiddeti normalleştiren tavırların önlenmesinin de kritik öneme sahip olduğunu kaydetti.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, şiddet eğilimi olan bireylerin psikolojik özellikleri, erken uyarı işaretleri ve çevresindekilerin bu durum karşısında alması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.

Şiddetin ortaya çıkmasında farklı faktörler birlikte rol oynuyor!

Şiddet eğiliminin doğuştan mı geldiği yoksa çevresel faktörlerin etkisiyle mi geliştiği konusunun psikoloji alanında uzun yıllardır üzerinde çalışmalar yapılan bir konu olduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Araştırmalar şiddetin ortaya çıkmasında etkili olan faktörleri; nörobiyolojik, sosyal, bireysel, ekonomik ve çevresel faktörler olarak kabul ediyor.” dedi.

Şiddet davranışıyla en çok ilişkilendirilen beyin bölgesinin prefrontal korteks yani dürtü kontrolü ve karar verme merkezi olduğunu ifade eden Erol, “Bu merkezin yetersiz çalışması ve tehlike algısında rol oynayan amigdalanın ise aşırı uyarılmasıyla kişi sıradan bir tartışmayı tehdit olarak algılar. Böylece öfkesini doğrudan davranışa döker ve saldırganlık artar. Çevresel koşullar, aile içi iletişim, çocuklukta maruz kalınan ihmal veya istismar, toplumun şiddeti ele alma biçimi, ekonomik sıkıntılar ve travmatik deneyimler bu biyolojik eğilimleri pekiştirebilir ya da tersine dengeleyici bir rol oynayabilir.” şeklinde konuştu.

İlk ve en güçlü işaret, hayvanlara yapılan eziyet! 

Çocukluk ve ergenlik döneminde gözlemlenen bazı davranışların yetişkinlikte görülebilecek şiddet eğiliminin habercisi olarak kabul edildiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Özellikle hayvanlara eziyet etmek, bu alanda en güçlü uyarı işaretlerinden biridir.” dedi.

Çocuğun kimi zaman öfkesini veya çaresizliğini kendisinden güçsüz gördüğü bir varlığa yönelterek bir rahatlama aracı bulduğunu dile getiren Erol, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kimi zaman çevresinde gördüğü şiddeti model alarak normalleştirir, kimi zaman da empati gelişimindeki eksiklik nedeniyle başka bir varlığın acısını kavrayamaz. Hayvana şiddet uygulayan kişilerin beyinlerinde empatiyle ilişkili ayna nöron sisteminin daha düşük çalıştığına dair bulgular vardır. Bu kişiler karşılarındaki canlının acısını hissedemedikleri için şiddeti meşrulaştırabilirler. Bunun yanında çocuk ve ergenlerde akran zorbalığı yapma, küçük yaşta başkalarını tehdit etme, kuralları sürekli hiçe sayma, otoriteyle sıklıkla çatışma, empati yetersizliği ve sık öfke patlamaları da yetişkinlikte şiddet uygulama riskine işaret eden davranışlar arasında yer alır. Bu nedenle öğretmenlerin ve ebeveynlerin bu davranışları göz ardı etmemesi, 'çocuktur yapar' diyerek küçümsememesi ve pekiştirmemesi gerekir.”

Şiddet eğilimli kişiler, karşısındakinin acısını görmezden gelir ve pişmanlık duymaz! 

Günlük hayatta şiddet eğilimi olan bireylerin bazı davranışlarıyla bunu belli edebildiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Örneğin küçük bir eleştiride bile aşırı öfkeye kapılma, partnerini ya da arkadaşlarını sürekli kontrol etmeye çalışma, tartışmalarda hakaret ve küçümsemeyi iletişim biçimi kullanma gözlemlenebilir.” dedi.

Şiddet eğilimi olan kişilerin dürtüsellikleri nedeniyle ani öfke patlamaları yaşayabileceklerine vurgu yapan Erol, “Başkalarının sınırlarını hiçe sayabilir ve otorite kurma isteğiyle davranışlarını meşrulaştırabilir. Şiddete eğilimli kişilerde sık görülen bir başka özellik ise empati mekanizmalarının zayıf işlemesidir. Normal şartlarda karşımızdakinin yüz ifadesi, ses tonu ya da acı çektiğini gösteren işaretler bizde durma, sakinleşme ve onunla duygusal olarak bağ kurma tepkisi uyandırır. Ancak antisosyal kişilik yapılanması ya da kişilik bozukluğuna sahip bireylerde bu süreçler ya hiç devreye girmez ya da çok sınırlı kalır. Bunun sonucunda şiddet uygulayan kişi karşısındakinin acısını görmezden gelir, davranışını rasyonelleştirir ve çoğu zaman pişmanlık duymaz. Hatta kimi zaman zarar vermeyi güçlülüğünün bir göstergesi olarak bile görebilir.” açıklamasını yaptı.

İşaretleri görmezden gelmek, şiddetin büyümesine zemin hazırlıyor! 

Ailelerin, arkadaşların veya iş yerindeki kişilerin şiddet eğilimi gösteren birini fark ettiğinde ne yapmaları gerektiğine değinen Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Öncelikle bu işaretler asla küçümsenmemeli. Görmezden gelmek, şiddetin büyümesine zemin hazırlar.” uyarısında bulundu.